PARALI KORUMA, DEVLET MEŞRUİYETİNİN SONU DEMEKTİR!

Polis örgütümüzün bir yetkilisine dayanarak verilen habere göre, özel olarak korunan kişilerin sayısının çokluğu nedeniyle, artık korunmak isteyenlerden bunun parasını ödemeleri istenecekmiş. Batı’da da özel olarak korunan insanlar bunun parasını ödediklerine göre, Batılılaşmaya karar vermiş bizim de paralı koruma yapmamız doğal karşılanmalıymış.

Bu tür haberlerin doğru olmaması ihtimali çok yüksektir. Sansasyonel haber peşinde koşan bir yeni yetme gazete muhabirinin, edindiği bir bilgiyi yalan yanlış yorumlamasından oluşan bir haber olması büyük bir olasılıktır.

Bugüne kadar icadedilmiş tüm yönetim biçimlerinin daima devletin bir numaralı işlevi olarak görüp hiç tartışmadıkları bir-iki konunun başında, bireylerin iç ve dış tehlikelere karşı korunmaları gelmiştir. Vahşi kapitalizm zamanında da, katı komünizm zamanında da, bu işin devlet tarafından ve alınan vergilerle finanse edilerek yapılması, devletin meşruiyetinin bir sembolü olmuştur.

“Çok sayıda korunacak kimse var, benim gücüm hepsine yetmiyor” tanısının doğru olduğuna şüphe yoktur. Yanlış olan, bu teşhise konu olan sorun’un analiz edilemeyişidir.

Korunacak insan sayısı aslında nüfusun tamamıdır. Bunlar için ne düzeyde bir korumaya gerek olduğunun ölçüsü, o ülkenin özel koşulları tarafından belirlenir. Bu ölçü, yapılması kanunla yasaklanmamış eylemlerde bulunan insanların, başkaları tarafından zarara uğratılmaması ile belirlidir. Bu ölçüye göre sağlanacak koruma geneldir ve özel korumayla ilgisi yoktur.

Eğer vatandaşlardan bazıları, özel koşulların gerektirdiği bazı özel eylemlerde bulunmak isterlerse, bu takdirde özel koruma ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Özel koruma ihtiyacının paralı olup olmayacağının ölçüsü de belirlidir. Eğer vatandaşın yapmak istediği eylem, onun zorunlu olarak yapması gereken bir eylem değilse, bu özel korumanın tüm masrafı kendisinden alınmalıdır.

Örneğin, alkollü araç kullanmamak için trafikten özel şoför istemek, bir çeşit özel korunma isteğidir. Ama bu, zorunlu bir ihtiyaç değildir ve zevk amacıyla doğmuştur. Özel şoför verme işleminin tam masrafı -hatta fazlası-, onu talebeden kişiden istenmelidir.

Ya da, korumalar tarafından korunmanın tantanasını yaşayarak adam yerine konma özlemini gidermek isteyen, yaptığı olumlu-olumsuz bir icraat olmamasına rağmen sırf gazete aldırmak, kapı açtırmak, çanta taşıtmak için koruma bulundurmak isteyenlerden de bu işin parası -yine fazlasıyla- alınmalıdır.

Hal böyle değil de, mesela bir dine ya da mezhebe mensup olduğu (ya da olmadığı) veya bir fikrini ifade ettiği için terör örgütünce hedef listesine alınan ya da zengin olduğu için tehdit altında olan bir kimseyi korumak söz konusu ise bu, “ben devletim ve meşruiyetimin kaynağında bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruma ve kollama yükümlülüğüm ve bunu yerine getirecek güce sahip olmaklığım yatıyor” diyen devletin, vergilerden başka hiçbir şey talep etmeden yapmak zorunda olduğu asli işlevidir.

Batı’da özel koruma işlerinin paralı yapıldığı doğrudur. Yanlış anlaşılan, oralarda sağlanan genel koruma düzeyinin, burada söz konusu edilen özel koruma düzeyinden daha güven verici olduğudur.

Bu durumda sorulması gereken doğru soru, Batı’da sağlanan genel korumanın, burada niçin ancak özel olarak sağlanabildiğidir. Bu soru doğru cevaplanabildiği takdirde, yalnız güvenlik örgütümüzle değil, toplumumuzun tüm sorunlarıyla ilgili olan ve koruma işiyle yakın-uzak ilgisi bulunmayan bir dizi “Kaynak Sorun” bulunduğu görülecektir.

İnsanlarımız zaten, ödeme güçlerinin yettiği ölçüdeki parayı -aynen kişisel bir Merkez Bankası’nın yaptığı gibi- evlerinde basmaktadırlar (karşılıksız çek ve senetler bu demektir).

Adaletle olan işlerini ise çoktan özelleştirmişlerdir -hem devlet içinde(!), hem de serbest piyasada(!)-. Güvenliklerini de bundan böyle ücreti karşılığında sağlatacaklardır.

Geriye sadece, bayraklarını dikip egemenliklerini ilan etmeleri, yabancı ülkelere elçi yollayıp tanınmalarını istemeleri kalmaktadır.

Hayır, bu haber doğru değildir. Bu yeni yetme gazetecilerden birisi, verdiği haberin ne dehşet verici anlama geldiğini idrak etmeden yine ortaya böyle bir şeyler atmıştır. Korkmayın

Cuma, 12 Mayıs 1995

Yorum Gönder