DEVLET POLİTİKASI !

Sanattan ekonomiye, güvenlikten sağlığa kadar hangi konuda bir tartışma olsa, tartışmacıların oy birliğiyle uzlaştıkları tek konu, o konuda bir “politika” olmadığı ve özellikle de “devlet politikası” olmadığıdır. İnanmayanlar, çeşitli açık oturum, panel, forum vs’ye katılıp bunu gözleriyle görebilirler.

Bu uzlaşıya konu olan “politika”, o konudaki amaç(lar), ilkeler ve araçları tanımlayan ve bir belge haline getirilmiş görüşleri anlatmak için kullanılır. Kamu yönetimi geleneğimiz içinde, “politika dokümanı” denilen belgeleri hazırlama yaklaşımı gerçekten de çok enderdir. Bazı konularda (istihdam, bilim-teknoloji, turizm, halıcılık, arkeoloji gibi) hazırlanıp yayımlanmış bulunan politika dokümanları da iltifat görmemiş ve bir kenara bırakılmıştır.

Bu eksiğin bir olası nedeni kamu yönetimi geleneğimiz, bir diğeri ise sorun çözme kabiliyetimizin düşük olmasıdır.

Toplumumuzu oluşturan bireylerin “düşünme biçimi” nedenselliğe değil kalıpçılık ve sezgiselliğe dayalı olup, bir konudaki politikanın ise nedensel düşünme olmaksızın geliştirilemeyişi, bu yetersizliğin kaynağındaki başlıca nedendir.

Bir diğer ve önemli bir neden ise insanımızın “yuvarlak söz” alışkanlığıdır. Yuvarlak söz, her sorunu kolayca “ifade etmiş gibi” ya da “çözmüş gibi” gösteren bir uyuşturucudur. Politikacılarımız başta olmak üzere aydın kesimin tümünün bu uyuşturucuya müptela oluşu, üzerinde durulması gereken bir sorundur. “Ülkemizin eğitim meselesi ancak bir yeniden yapılandırmayla çözümlenebilir” gibisinden bir laf içindeki eğitim meselesi, yeniden yapılandırma, çözümleme kavramlarının ne olduğunu soran -ve de açıklayabilen- kimse sayısı her halde pek az olsa gerektir.

Politika yokluğundan yuvarlak söz yöntemiyle yakınanların kendilerinin de bir politika önerisi hazırlayamamaları, bu hastalığın ne denli köklü olduğunu göstermektedir.

“Devlet Politikası” yokluğundan şikayet ise çok farklı bir konudur. “Devlet Politikası” deyimiyle, siyasi partilerin tümünün üzerinde uzlaştığı ve değişen iktidarların değiştir(e)meyeceği “politika” lar kastedilmektedir.

Sınırlarımız, ülke bütünlüğü, stratejik çıkarlar ve bu gibi temel ulusal çıkarlarımız konusunda her siyasi parti ya da iktidarın kendi anlayışına göre rota çizmesi tabii ki istenir bir tutum değildir. Bu konularda hiç bir anayasal zorunluk da olmasa toplumun geleneksel anlayışları, doğal birer “devlet politikası” oluşumuna yol açmaktadır.

Ama her akla gelen konuda, kimse tarafından değiştirilemeyen birer ihtilal yasası gibi politikalar oluşturulması, devlet politikası meraklılarının demokrasi anlayışlarında bir yanlışlık olduğunu göstermiyor mu?

Değişen yol (ya da yüz) anlamına gelen politika, değişen durumlara göre yol değiştirmek anlamına geliyorsa, devlet politikaları ancak değişmeyen (ya da çok az değişen) durumlarla sınırlı olmalıdır. Bunun aksi, ülkemizde zaman zaman denenmiş ve yarar değil zarar getirdiği görülmüştür.

Politikayı doğru anlamıyla değil de uygulamada kazandığı olumsuz anlamıyla anlayanlar, politikaları değişmez kılmaya değil, politikanın niçin çirkin olduğuna kafa yormalı ve onu değiştirmeye çalışmalıdırlar.

Pazar, 26 Şubat 1995

Yorum Gönder